Genelleme yapılacak olursa, pagan dönem dedikleri Hristiyanlık gelmeden önceki dönem oluyor. Eski Roma da diyebiliriz. Paganizmi din olarak algılayan da var, başka dine mensup olup yaşayış tarzı olarak algılayan da var. Paganizmde önemli olan unsurlardan biri savaştır. Merhamete yer yoktur. Bunun yanısıra doğa ve doğaya ait unsurlar da önemlidir. Aynı zamanda cinsellik de önemli bir yer tutar. Hatta belli bir yaşa gelip de hala cinsel ilişkiye girmemiş halde olanları küçümserler, yadırgarlar. Okurlarım, şimdi genel anlamda anlatıyorum, detaylara ileride gireceğim.
Şiddet önemli bir yer tutar demiştik. Eski Roma'da arenalarda insanların hayvanlara parçalatılması ve seyircilerle hükümdarın bunu zevkle izlemesi en iyi örneklerden bir tanesidir. Hatta ünlü hükümdar Neron'un Roma şehrini ateşe verdirip yaktırması, sonra da oluşan manzarayı penceresinden çalgı aletini çalarak seyretmesi durumun vehametini göz önüne sermektedir.
300 Spartalı olarak filminden bildiğimiz Spartalılar da pagandı.
Pagan kültürü hakkında bilmeyenler varsa kabaca bi bilgi sahibi olduklarına göre, artık bunu kültürümüze nasıl sokmaya çalıştıklarını gösterebilirim size. Aşağıda vereceğim hediyelik eşya resimlerini şu adresten aldım.
Adamlar ne uyanık. Filminden para kazan, sonra da hediyelik eşyasından da kazan. Gerçi bunu popüler kültüre ait hemen her ögeye yapıyorlar, sömürebilecekleri her türlü yolu deniyorlar. Yeter ki sömürülmeye yatkın nesil olsun.
Sadece kıyafetle de değil, bunu saç şekilleriyle yansıtanlar da var, Eva Simons gibi:
Paganların şiddet kültürünü benimseyenler arasında Nazi Almanyası ve Mussolini de yer almaktadır. Eğitim sistemlerinde pagan kültürünün şiddet öğesini, savaşçılık öğesini yer etmişlerdir.
Sparta askerleri de hayattaki tek gayeleri kan dökmek olacak şekilde eğitiliyorlardı, bakın neslimize bu kültürü özendirmeye çalışıyorlar işte. Önceki yazılarımda da belirtmiştim. Mason törenleri kan dökmek, kurban vermek vs. ritüeller içerir diye. Alın işte, buna hazırlıyorlar bizi, yavaş ve sinsi bir şekilde kendi hayat tarzlarını bize aşılamaya çalışıyorlar.
Pagan kültüründe ayrıca önemli olan bi nokta da şuydu: hiçkimse öndersiz kalmamalıydı, kendi iradesiyle değil, yöneticisinin iradesiyle hareket ettirilmesine alıştırılmalıydı. Bunun sonuçlarını zaten görebiliyoruz, insanlar var olan sistemi korumak için nasıl gayret sarfediyorlar, göz göre göre yeni dünya düzeninin gelişine, efendileri Lucifer'in hakimiyetine göz yumuyorlar. Aptal dizilerle, filmlerle, oyunlarla milleti oyalıyorlar. Şu resme bakın:
1D grubunun gözde üyesi, genç kızların yeni sevgilisi(!) Zayn Malik ve onun "OBEY" (itaat et) şapkası...
Pagan kültürü insanı hayvan olarak görür. Mesela, pagan kültürünün yaşayan en iyi örneklerinden biri olan Ke$ha da hayranlarına "animals" (hayvanlar) olarak hitap eder.
Kırmızı başlık pagan sembolüdür, bu tür başlığa cadılarda, Noel Baba'da, Şirinler çizgi filminde rastlayabiliriz:
Paganizmde büyünün önemli bi yeri vardır. Büyüyle ilgilenen kısım kendini "Wiccan" veya "Witch" olarak adlandırmaktadır. Buna konuya değineceğiz.
Paganizm, materyalistler ve ateistler için de çıkış yolu olmuştur, hani dinsiz kalmaktansa bari buna inanayım şeklinde. Paganizm haşa çok tanrılı bir inanıştır. Fakat ilah fikrini tamamen reddedip bunu evrim teorisiyle de ilişkilendirmeye çalışanlar da olmuştur.
Neo-paganizme gelelim. Neo-paganizm, yani yeni paganizm deyince günümüzde büyücüler, cadılar vs. anlaşılıyor. Bu sapkın inançlarını yaşarken pek bi kurala bağlı değiller. Onların tek geçerli kuralı var: "Do what thou wilt shall be the whole of law" yani, tüm kural canın ne isterse yap'tır. Bu ünlü söz Aleister Crowley'e aittir. Kendisinin birçok büyü ve fal kitabı bulunmaktadır. Resmi de şu:
Aleister Crowley paganlar için önemlidir, çünkü kültürlerini yaşatmak konusunda önemli bi şahıstır Aleister. Paganların ritüelleri sadece büyüyle sınırlı değil. Dediğim gibi belli bi kuralları yok, ama bazı konularda ortak eksenlere sahipler. Mesela doğa bunlar için kutsal olduğundan güneşin, ayın ve yıldızların belli konumlara gelişini kutlarlar. Mevsim geçişleri onlar için önemlidir. Güneş önemlidir. Mesela pazar gününün ingilizcesi "sunday" buradan gelir, güneş günü demektir. Malesef ülkemizde de tatil günü pazar günüdür. Hıdrellez kutlamaları da yine bunlara aittir ve malesef Türkiye'de de bilinçsizce kutlayan müslümanlar yaygındır. Astrolojiye de çok meraklılar. Gezegenlerin ve yıldızların konumlarından anlamlar çıkarırlar, gelecek hakkında fikir yürütmeye çalışırlar. Zaten bunu birkaç gazete hariç burçlara göre fal yorumlarını vermeyen gazete yok gibi birşey. Hemen ayeti veriyorum burada sayın okurlarım:
"Allah'ın onların sırlarını da fısıltılarını da bildiğini, O'nun gaypların bilicisi olduğunu hala anlamadılar mı?"-Tevbe 78-
Okurlarım ayet süper yaa, şak diye yerine oturuyor. Okurlarım, bunların bi de Secret felsefesi diye bi inanışları var, evrene ne mesaj gönderirsen, evren de sana o şekilde cevap verir şeklinde. Yani biz Allah'a dua ediyoruz ya isteğimizi belirtiyoruz, onlar bunun yerine evrene mesaj yolluyorlar(!). İşte yine ayet:
"De ki: <Duanız olmasa Rabbim size ne kıymet verir?>"-Furkan 77-
Sayın okurlarım, evrene sinyal göndermek, tabiata "tabiat ana" şeklinde sıfatlandırmak, gerçekleştirmek istediği şeyler için büyü yapmak, astrolojiden yardım almaya çalışmak, bunlar var ya bunların temelinde Allah'ı tanımamak yatar. Bunların temeli Allah'a karşı olan kibirdendir. Yani bi nevi şöyle: (haşa) benim Allah'a ihtiyacım yok, yapmak istediklerimi böyle de yapıyorum. Olay budur. Devam edelim.
Wiccanlar spiritualizme de ilgi duyarlar. Buna göre, herşey (haşa) tanrıdır. Doğadaki varlıkların hepsi kutsaldır. Bunu müslümanlıkla da alakası varmış gibi gösterenler oldu. Bunu yapmak için tasavvufu kullandılar, Mevlana ismini kullandılar, Yunus Emre ismini kullandılar. Amaç şuydu: tasavvufta yer alan nefsi tamamen körelttikçe "enel hakk" yani (haşa) ben ilahım olgusunu bulundurması. İşte bunu çok kullandılar. Amaç, sapkın felsefelerini islama yakınmış gibi göstermek ve böylece müslümanların sempatisini kazanmaktı. Türkiye'de bunun öncülerinden biri Ahmed Hulusi'dir. O yüzden bu ve benzerlerine prim vermeyin sayın okurlarım. Bu arada aklıma gelmişken yazayım, bu felsefeyi Hollywood da kullanır. Mesela:
God is in the Rain=Tanrı yağmurda. Bu görüntü V For Vendetta isimli filmden. Filmin kendisi ayrıca eşcinselliği adeta uğrunda savaşılmış ve bedeller ödenmiş bi hak gibi gösterip eşcinsellik propagandası yapmaktadır. Filmden esinlenip V'nin Guy Fawkes maskesiyle protestolar, gösteriler yapan çok olmuştur. Filmin kendisi güzel fikirler barındırabilir, evet, ama doğru ve yanlışı birarada sunmak tam bir kurnazlıktır. Siz bir filmin fanatiği olursunuz, herşeyini savunur hale gelirsiniz, sonra da bi bakmışsınız yanlışı da savunur hale gelmişsiniz. İşte sinsiliğin daniskası diye buna derler. Sadece bu filmde değil, günümüzde birçok film böyle. İnsanlar gördükleri bir iki doğrunun cazibesine kapılıp yanlışları da beraberlerinde sürüklüyorlar malesef. Neyse konu dağılmasın, büyücülere dönelim.
Wiccanlar için taşlar, kristaller ve bitkiler de önemlidir. Bu malzemelerle şifa bulacaklarına inanırlar. Son zamanlarda şifalı bitki dalgası yayıldı gidiyor farkettiniz mi? %100 bitkisel, tamamen doğal, bitkisel şifa vb. söylemler reklamlarda bitkisel ürün satanların diline pelesenk oldu. Bu da pagan kültürünü hayatımıza entegre etmek için kullanılan bişe. Bi kere insan bi mantık yürütebilir pekala, diyelim ki buraya kadar yazdıklarımı okumadın ama şöyle diyebilirsin: Bitkiler neden %100 şifalı olsun? Bitkinin %100 şifalı olduğunu iddia edebilmen için bi kere dünya üzerinde gelmiş geçmiş tüm bitkileri tüm canlılar üzerinde deneyden geçirmen gerekir, e bu da haliyle imkansızdır. Öyleyse sen neyin kafasını yaşıyorsun? Kaldı ki kimyasalları o kadar kötülüyorsun da madem, bu kadar insan ilaç kullanıyor, o ilaçlar hep kimyasal ve insanlar hep iyileşiyor onların vesilesiyle, buna ne diyeceksin peki? Böyle işte okurlarım. Bunlar adamı ayakta uyutur da haberin olmaz. Nurs Lokman Hekim, Mustafa Erarslan, Ömer Coşkun bu akımın öncüleridir. Performans artırıcı ürünleri özellikle çok satar. Amaç insanları cinsel birlikteliğe daha fazla alıştırmak, ve bu konuda malesef çok da başarılılar. İnternette gerçek kimliğini gizleyip sapıkça sözler söyleyen çok fazla kişiye rastlayabilirsiniz. Duyduğu veya gördüğü şeyleri sürekli cinselliğe yoran çok insan var. Sayın okurlarım, işte böyle böyle bi neslin ta içine ettiler çok afedersiniz. Seksten başka bişe düşünemez hale getirdiler insanları. Ve işin en kötü tarafı, bu insanlar hallerinden hiç de şikayetçi değil. Kendi aralarında muhabbet ederken yaptıklarını çok komik birşeymiş veya çok normal birşeymiş gibi anlatan çok insan var. Adamın bi küfredişi var hele, görsen bu nasıl hayal gücü dersin, o biçim yani. Altlı üstlü dümdüz sayıyorlar hiç affetmiyorlar. Allah ıslah etsin hepimizi, ıslah olmamakta direnenleri de Allah yok etsin, yerin dibine geçirsin.
Şifalı taşlar dedikleri taşlar da var. Bunun da yine birtakım ruhsal ve biyolojik bozukluklara iyi geldiğini iddia ediyorlar.
Kimisi şunu diyebilir: Ne var bunda hastalığımıza şifa olsun diye kullanıyoruz. Tamam ona bişe diyen yok, ama şifayı verenin taş veya ot olmadığını bilin, şifayı veren Allah'tır, yalnızca Allah. Eğer müslümansanız, bunun böyle olduğunu iyi biliyorsunuz demektir. Otlar veya taşlar bunun sadece birer vesilesi olabilir, daha ötesi değil. Bu tür ürünleri kullanarak herhangi bir hastalığınızdan kurtulmuş da olabilirsiniz, ama lütfen rica ediyorum, size asıl şifayı veren Allah'a şükretmeyi ihmal etmeyin.
Paganların doğa sevgisinden bahsetmişken, Wiccanlar aynı zamanda "yeşil farkındalık" hareketinin öncülerindendir. Sembolü de şu kurdela:
Doğanın korunması için verdikleri bu kadar çabanın sebebi ise, yaşamlarının doğal hayatın ritimleriyle uyumlu bir şekilde yürüdüğüne inanmaları. Yani bunu sırf inançlarından ötürü yapıyorlar. Sayın okurlarım, bu onları gözümüzde sempatik hale getirmamali, çünkü Allah adına yapılmayan herşey Allah katında geçersizdir, bu ister bir gayrımüslimin doğayı koruyuşu olsun, ister bi müslümanın başkasına gösteriş olsun diye (örneğin) namaz kılması olsun. Durum değişmez. Hadis-i şerif: "Ameller niyetlere göredir." ve sizin niyetiniz kimdi o önemlidir.
Wiccan kültürünü sadece yetişkinler değil çocukların beynine de sokmak için de uğraşıyorlar. Mesela Harry Potter serisi. Bi dönem neslin hayatı bunu okumakla ve filmlerini izlemekle geçti. Ondan sonraki nesil ise Winx Club ile tanıştırıldı. Bu da büyücülükle uğraşan kızlar kulübüydü. Bu yayınlarla da insanlara büyü yapmanın sıradan birşey olduğu, isteyen herkesin yapabileceği ve emellerine ulaşabileceği fikri aşılanmaktadır. Hemen ayeti verelim:
"Onlar Süleyman'ın (a.s) mülkü üzerine şeytanların tilavet ettiği (okuduğu) şeylere tabi oldular. Süleyman (a.s) inkar etmedi (sihir yapmadı ve kafir olmadı). Fakat şeytanlar insanlara, sihri ve Babil şehrindeki iki meleğe, Harut ve Marut'a indirilen şeyleri öğretmekle kafir oldular. Ve oysa onlar, <Biz sadece bir fitneyiz (sizin için bir imtihanız). O halde (sakın sihir ilmini öğrenerek) kafir olmayın.> demedikçe hiçkimseye bunu öğretmezlerdi. Fakat o ikisinden bir erkek ile onun karısının arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı ve de onlar, Allah'ın izni olmadan onunla (sihirle) hiç kimseye zarar verebilecek değillerdir. Ve onlar kendilerine fayda vermeyen, zarar veren şeyleri öğreniyorlar. Ve andolsun ki onlar, onu (sihri ve ona ait bilgileri) satın alan kimsenin ahirette nasibi olmadığını kesin olarak öğrendiler. Elbette onunla (sihre karşılık) nefslerini sattıkları şey ne kötü, keşke bilselerdi."-Bakara 102. ayet-
Ayet yine süper, birebir sanki anlatmak istediklerim yazıyor, Rabbim denk getiriyor Elhamdülillah.
Sayın okurlar tıpta placebo denen ilaçlar vardır, bilir misiniz? Normalde bu ilaç bile sayılmaz, hastaya bu verilince kendisine iyi geleceği söylenir, halbuki herhangi bi faydası veya zararı olmayan birşeydir. Hasta bunu kullanınca iyileşeceğine koşullandırıldığı için, ilacı kullanınca doktora gerçekten iyileştiğini söyler. Halbuki o kullandığı ilacımsı maddenin hastalığıyla herhangi ni alakası yoktur. Wiccanların şifa ve tedavi amaçlı kullandıkları şeyler bana da tam bunu hatırlattı şimdi. Neyse, devam edelim bakalım.
Paganlığı sadece İslama değil, Hristiyanlığa da yakın göstermeye çalışanlar olmuştur. Mesela tahrif ettikleri İncil'de şu kısımlar yer alır:
"Yu 6:53 İsa onlara şöyle dedi: <Size doğrusunu söyleyeyim, insanoğlunun bedenini yiyip kanını içmedikçe sizde yaşam olmaz.
Yu 6:54 Bedenimi yiyenin kanımı içenin sonsuz yaşamı vardır ve ben onu son günde dirilteceğim.
Yu 6:55 Çünkü bedenim gerçek yiyecek, kanım gerçek içecektir.
Yu 6:56 Bedenimi yiyip kanımı içen bende yaşar, ben de onda>"
Özellikle son cümleye dikkat ederseniz, reenkarnasyona da göz kırpılmış. Çok ilginç. Demek ki bunlar Uzak Doğu dinleriyle de alakalılar. Hristiyanlıkta sadece bu da değil, ekmek ve şarap ayini yapılır mesela. Efkaristiya derler bu ayine. Ekmek, Hz. İsa'nın (a.s)eti ve şarap da Hz. İsa'nın (a.s)kanı niyetine tüketilir. Bundan başka haç ve balık semboleri pagan kökenlidir. Papazların kıyafetleri de eski pagan kıyafetlerine benzemektedir. Bu ve daha fazlası bissürü var. Yozlaştırma sadece müslümanlar için değil tabi ki, dünya üzerinde her türlü millet için, kendi kültürlerine özel bi şekilde hazırlanmış programlar uygulanıyor ve yeni dünya düzenine yavaş yavaş hazırlıyorlar insanları.
Paganların ileri gelenleri insan kurban verme törenlerini de yönetmişlerdir. Bu törenlerin amacı, kurban verilenin ruhunun arınacağına inanılmasıdır. Bizde olsa denir ki, su testisi su yolunda kırılır. Size birşey göstereyim:
Ellere dikkat edelim sayın okurlar, kurban edilenin kanına batırılmış elleri temsil eder. Müzik endüstrisi pagan ayinlerine yer vermesine bir örnek daha:
Her paganın kendine ait özel bir kitabı vardır, günlüğe de benzetebilirsiniz bunu. Gölgeler Kitabı olarak geçer bu, yani Book of Shadows. Normalde kimseye gösterilmemesi gereken bi kitaptır, ama göstereni buldum bi tane:) onu sizinle paylaşayım:
Paganlıkta herkes kendi kitabını kendi yazar, yaşadığı deneyimlerden, yaptığı büyülerden ayinlerden vb. aklına ne gelirse bahseder. Rabbime şükürler olsun ki bizim kutsal kitabımızda ihtiyacımız olan herşey yazılı ve deneyimlemeye ihtiyacımız yok:)
Büyücülüğü ve öğretilerini hayatımıza nasıl sokmaya çalıştıklarını size şu linkte yer alan bir objeden birkaç örnek vererek göstereceğim:
Aşağıdakiler de linki şurada olan Wiccan Shop ürünlerinden sadece birkaçı:
Ayrıca paganizmi anlatan bir siteden aldığım şu resmi de göstereyim size:
Luciferian simgeler sizin de dikkatinizden kaçmamıştır inşallah. Paganların da neye hizmet ettikleri ortada işte. Benden bu kadar sayın okurlar, hadi Allah'a emanet olun.
1 yorum:
Bu kadar saçma bir yazı görmedim. Pagan olmamama rağmen söylüyorum bunu ki paganizm savaşa dayalı bir din değildir. Paganizm doğa ile iç içe olmayı ve herkese karşı sevecen olmayı öğütler. Ve paganların belirli bir ruhani lideri ya da peygamberi yoktur. Yani müslümanlık ya da hristiyanlıktaki gibi yüksek mevkiidekiler ne derse onu yapmazlar, özgür iradeleriyle yaşarlar. Örneklerinizin çoğu da yanlış.Ayrıca; paganizm eşcinselliğe sıcak bakar evet çünkü herkese koşulsuz sevgi beslediğini iddia eder ve bunu fiilende gösterir. Müslümanlıktaki gibi 'ne olursan ol gel' felsefesini gösterip de eşcinsellere zulüm uygulamaz. Paganizmin Lucifer veya şeytanla alakası yoktur, ki zaten paganlık şeytanı kabul etmez. Şeytanın varlığından söz edilemez, iyi ve kötü karışıktır.
Yorum Gönder