Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

8 Şubat 2013 Cuma

YOZLAŞTIRMA REHBERİ-3: MÜZİK PİYASASI(1)

Okurlarım selamınaleyküm ne var ne yok?

Kadın programlarını konuştuk, şimdi de biraz müzik piyasasına el atalım bakalım neler varmış.

Sevgili okurlar, müzik piyasası oldukça farklı amaçlara sahip bir kompleks. Yani herkes sanat için müzik yapmıyor. Hatta gerçekten sanat için yapanların sayısı oldukça azdır. Günümüzde müziğin kullanım amacı çoğunlukla iki türlüdür: para kazanmak veya belli bir fikri veya yaşam tarzını insanlara aşılamak. İşte biz burada ikinci seçeneğin üzerine değineceğiz. Türkçe olsun yabancı olsun, insanların, özellikle müslüman kardeşlerimin ahlakına zarar verici müzikleri, ifratları ve tefritleri burada konuşacağız. Başlıyorum, bismillahirrahmanirrahim.

Hande Yener'in "Kraliçe" isimli müziğinin sözlerinden başlayalım:

Hadi söyle bakalım bana
Düşünceni hakkımda
Ya da saydır bakalım
Yeni gücüm hakkında

Şarkıcımız ego patlaması yaşıyor, nakarata geçelim.

Seni gördüm birşey hissetmedim işte.
Bana geldi fazlasıyla bir neşe
Doğru otur karşında bir kraliçe varken

Ve nakaratta bu patlamanın zirvesini zorluyor gördüğünüz üzere. Sayın okurlarım, yoruma geçmeden önce dilerseniz Rasullah (sav)'in hayatından bir olayı burada yazmak istiyorum:

Ebu Ümame (ra) anlatıyor: "Bir gün Rasulullah (sav) yanımıza geldi, elinde de bir asa vardı. Biz ayağa kalktık. <Yabancıların birbirlerini büyüklemek için ayağa kalkmaları gibi ayağa kalkmayın!> buyurdu."

Kaynağı Ebu Davud'dur. Sayın okurlarım, Allahu Teala'nın kendisi (sav) için sen olmasaydın kainatı yaratmazdım dediği bir üstün varlıktan, peygamberimizden (sav) söz ediyoruz. o (sav) bile kendisinin yanında toparlanılmasına karşı çıkmış, bizlere örnek olmak için alçakgönüllülüğü en kamil mertebede yaşamıştır. Peki soruyorum size Hande Hanım, sen kimsin de senin karşında doğrulacakmışım? Düzgün oturacakmışım? Seni kim yaptı kraliçe, bana mı sordular kraliçe olacaksın diye? Olsan bile kaç yazar söyler misin? Seni neden kaale almam gerekiyor? Söylediğin kaç şarkıyı kendin yazdın? Seni buralara kimler getirdi? Kendi emeğinle mi geldin sanki? Şarkılarının sözleri müzikleri hep başkalarına ait.

Bakın şimdi size sözde "Kraliçe"yle ilgili neler göstereceğim:

1. Burada göreceğiniz haber, Hande Yener'in "En çok gay kulüplere gidiyorum." sözüyle ilgili. Kendisinin görüşüne göre: "Gay'lerin vizyonu çok geniş. Müziğe tutkuyla bağlılar. Sanırım gelişimimi destekliyorlar. Ayrıca çılgın tarafım hoşlarına gidiyor."

Vizyonları değil de mezhepleri geniş diyelim, öyle daha uygun olur bence. Bu arada konu açılmışken şunu belirteyim, kişinin erkeklik ve kadınlık hormonları dengesiz bir biçimde dünyaya gelmiş olabilir, bu Allah'ın yarattığı birşeydir, hiçbir sözüm yok. Ama sonradan değişenlere kesinlikle inanmıyorum, bu tamamıyla sapıklıktan ibarettir. Şu an günümüzde ABD ve İngiltere'de eşcinsellerin evlenebilmesini kolaylaştıran yasalar çıkmıştır. Görüyorsunuz dinde yeri olmayan sapıklıkları nasıl normalleştirmeye çalıştıklarını.

2. Hande Yener'in "Hipnoz" isimli klibinden bir bölüm:


Hande, bu sahnede sandalyeye bağlanmış bir vaziyette ve kurtulmaya çabalıyor, ayakta duran eşcinsel kılıklı adamın elinde ise sopa mı yoksa seks oyuncağı mı olduğunu anlaşılmayan bir materyal var. İlişki sırasında şiddete çağrışım yapılmış. Cinsellikte şiddet ve onun gibi aşırılıklar "xxx" olarak geçer.

Bu ve benzeri ahlaksız cinselliği çağrıştıran daha çok sahne var, buraya koymayacağım.


Buradaki sahneyi de özellikle koydum, "Kraliçe"mizin kimlere hizmet ettiğini görelim diye. Tek göz sembolüdür, zaten masonlukla ilgili olduğunu bilen bilir. Herşeyi gören göz=All seeing eye. Bu ve benzeri siyonist sembolleri kullanan çok ünlü var, onlara başka bi yazıda değineceğim, şimdi konu dağılmasın diye bu kadar yazmakla yetiniyorum. Hande Hanım'ın bu kliple ilgili yaptığı açıklama ise şu şekilde (00:32 ve 00:37 saniyeleri izleseniz yeter):



İlginçtir, Mickey Mouse desenli bir kıyafet var üzerinde, Walt Disney de 33. dereceden bir masondur, bunu da masonlukla ilgilenen kişiler iyi biliyorlardır, hatta Mickey Mouse kulaklarının beyin yıkama yöntemlerinde kişilik bölünmesi anlamına geldiğini de biliyorlardır. Ve yine ilginçtir ki, Hande Hanım'ın özellikle "Hipnoz" isimli klibin açıklamasında bu kıyafeti giymiş olması gerçekten düşündürücüdür. Klip ismiyle gayet alakalı, evet. Ve yine aynı şekilde "Hollywood" sihirli değnek anlamına gelmekte olup, bu sektörün de filmleri insanların yaşayış tarzlarını kendi istedikleri doğrultuya çevirmek için siyonistlerin kullandıkları araçlardan bir tanesidir. Saygıdeğer Kraliçemizin kimlere hizmet ettiği de çıkıyor meydana böylece. Zaten MTV'nin binasının önünde "masonic temple" yani mason mabedi yazdığını da bilen bilir ve şarkıcının bu açıklamayı yaptığı kanalın, videoyu izlediyseniz MTV olduğunu göreceksiniz. Hımm çok ilginç tevafuklar bunlar...

3. Bu linkte ise Hande Yener'in Beyoğlu'ndaki LGBTT(lezbiyen,gay,biseksüel,travesti,transseksüel) yürüyüşüne katılarak onlara destek verdiğinden bahsetmekte. Yaz yaz bitmez daha merak eden varsa arama motorlarından aratsın bulsun. 

Eşcinsellik propagandasını yapan, bunu milletimizin zihniyetine normal birşeymiş gibi dayatmaya çalışan yalnızca Hande Yener değil elbette. Şu linke tıklayın bakın. Neymiş efendim, Demet Akalın, 'gay ikonu' ünvanını kısa süre önce barıştığı Hande Yener'in elinden almaya hazırlanıyormuş da, Demet Akalın ilk kez bir gay kulüpte sahneye çıkıyor olmanın heyecanını yaşıyormuş da bilmem ne bilmem ne. Şu normalliğe bakar mısınız? Gay kulübe çıkmanın nesi heyecanlı yaa? Nerden nereye geldik görüyor musunuz sayın okurlar? Çanakkale'de 1915 şehitleri bugünlere gelelim diye mi kan döktü söyler misiniz? 2. Abdülhamit'in sırf yere abdestsiz basmamak için yataktan kalkar kalkmaz teyemmüm almasının titizliğinden beri gelin şimdi gay kulüplerine çıkmakta duyulan heyecana. Müslüman millet nereye gidiyor sayın okurlar? Allah aşkına tekrar diyorum prim vermeyin şunlara, biz ilgi göstermesek, onların yayınlarını seyretmesek, onların konserlerine gitmesek, onlar para kazanamaz ve sadece bunları yapmakla bile onların bu yaşam tarzlarına baltayı saplarsınız. Ben size demiyorum ki "V for Vendetta" gibi filmlerdeki gibi gelin yakalım, yıkalım devrim yapalım demiyorum. Eğer devrim yapacaksak bu devrim kendi içimizde başlamalı en önce, zaten sonrası gelir.

Bakın bize vaadettikleri hayat, sanki hiç ölmeyecekmişiz gibi hep bu dünyada yaşayacakmışız gibi bir hayat. Ama ölüm bir gerçek, bunun bilincinde olalım, lütfen. Bizi nefsimizin hoşlandığı şeylerle kendilerine çekmeye çalışıyorlar, bu özgürlük değil, bu çağdaşlık değil, bu olsa olsa yoldan çıkmışlıktır, sapıklığın daniskasıdır. İslamda olmayan her ne olursa olsun her türlü şeyi bizim hayatımıza sokmaya çalışıyorlarsa bu bid'attir sayın okurlarım. Lütfen bunun farkındalığına varalım artık. Lütfen ihtiyacınız olanı kullanın bu dünyalıktan. Gerçekten zorunlu olmadığınız maddi kaynakları kullanmayın, çünkü artık öyle bir hale gelmişiz ki, SATIN ALDIĞIMIZ HEMEN HEMEN HERŞEY SİYONİST TOPLULUKLARIN İŞİNE YARIYOR. O yüzden almayın. İnanın bana, televizyonsuz daha mutluyuz. Mal mülk zaruret kadar olsa daha mutluyuz. Buzdolabınızı, Gardrobunuzu, evinizi doldurmayın. Televizyonda PKK'ya, İsrail'e, ABD'ye sövüyorsunuz, ama onlara yardım eden de biziz, ihtiyacından fazlasını alanlar da biziz. Tek sorun, kendi içimizdeki savaştır, nefsimize karşı savaşmaktır sayın okurlarım. Çünkü onlar Ortadoğu müslümanlarına yaptıkları gibi kafamıza silah dayamıyorlar, bizi nefsimizle kendilerine çekmeye çalışıyorlar. Bu durumda asker de biziz, savaş alanı da biziz. Eğer onlara meyletmişsek düşman da biziz. Dünya malına önem vermeyin. İhtiyacınız kadarını alın. Sistemin işleyen bir parçası durumuna düşmeyin.

Lütfen kardeşlerim...

Hiç yorum yok: