Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

7 Şubat 2013 Perşembe

YOZLAŞTIRMA REHBERİ-2: KADIN PROGRAMLARI(1)

Selamınaleyküm okurlar naber?

Yozlaştırma rehberimize kısa bir giriş yapmıştık, şimdi yavaş yavaş olayın iç boyutlarına doğru yol alalım. Bu konu hakkında aslında konuşacak öyle çok şey var ki... Rehberimin ikinci kısmında kadın programlarından bahsetmek istedim, umarım faydalı olur.

Kadın programları hakkındaki yazım için birkaç programın kısa analizlerini yapacağız, fakat ondan evvel ev hanımlarına dair söyleyecek birkaç sözüm var.

Bak sayın okuyucu, bir evlat düşün. Bu çocuğun babası her gün işe gidiyor. Baba mesai saatleri ve uyku saatleri harici çocuğunu görebildiği saatleri toplasan ortalama 6-8 saattir. Anne zaten çoğunlukla çalışmıyor ve hemen hemen tüm günü evde geçiriyor. Bu çocuğun en fazla vakit geçirdiği annesi oluyor. Tabiki küçük yaştaki çocuklardan bahsediyorum. Çünkü yontulmaya en müsait zamandır çocukluk çağları. Yani bu çocuğun eğitiminde rol payı en büyük olan annedir, öyle mi? Evet. Hee, demek ki buradan şu anlamı çıkarabilirim: Çocuğun eğitimi için annenin eğitimi çok büyük önem arz etmekte. O halde yetişmiş annelere ihtiyacımız var ki yeni nesiller vatana millete faydalı olsun, hayırlı olsun.

Peki sayın okuyucu sana bi soru: Televizyonda bütün gün kadın programlarının ahlaksız, yozlaştırma amacı güden ve ahlaki çöküntüden başka bir şeyle sonuçlanmayacak olan yayınları anneleri ne derece etkiler? Anneler aldığı bu kültürle çocuklarına hangi değerleri aşılayacaklardır?

Annelerin eğitimi işte bu noktada çok önemlidir. Babalar da bunun farkına varmalıdır, çünkü yetişmekte olan onun oğlu\kızıdır. Yarın bir gün iş işten geçtikten sonra farkedilmesi bi işe yaramayacaktır. Tabi ki anneler sadece kendi evlatları için değil, kendilerinin ahlakı ve kültürel değerlerini korumak için kendilerine sahip çıkmaları gereklidir.

Şimdi... Gelelim kadın programlarının içeriklerine. Neymiş bakalım kültürümüze ahlakımıza bu denli zarar veren?  Evlilik programlarından başlayalım. Mesela Esra Erol:


Evlenmek için Esra Erol'un programına çıkan Mehmet Bey'in eski kayınvalidesi ekrana bağlanıyor ve damadının kocasından ayrılan kızını Çanakkale'ye götürülüp satığını söyleyince ortalık karışıyor. Buna hiç yorum bile yapmıyorum, yorum size ait.
Kaynak için buraya tıklayın.

Bu arada ek bilgi olarak vereyim, Star, Atv ve Fox gibi üç büyük TV kanalı haftada 60 saati evlilik programlarına ayırıyor. Bu da ayda 240 saat demek. Hee, demek ki ayda 240 saat boyunca ciddi boyutta bir kültür katliamı söz konusu. Esra Erol'un resmi olmayan kaynaklara göre kazandığı para ayda 140 bin lira.

Esra Erol'a devam edelim bakalım neler varmış.


                                      

İzlemeye üşenenlere kısa bi özet geçeyim, Ensari'ye Tuba aday olarak geliyor, Ensari'den "hayır" cevabını alan Tuba Pınar'la ikinize mutluluklar dilerim diyor ve ortalık karışıyor. Ondan sonra da olayla ilgisi olan olmayan bir çok kişi mikrofonu eline alıp yorum yapmaya başlıyorlar. Söylenenlere göre Ensari'yle Pınar arasında daha önceden alevlenen birşeyler var ve Pınar Tuba'nın gelmesinden rahatsız. Pınar ise bunu inkar etmekte ve Ensari'yle arkadaş olduğunu ileri sürmekte.

Sayın okurlar o öyleydi bu böyleydi, şimdi kimin gerçek söylediğini Allah bilir. Belki bu videoda yaşananların hepsi birer kurgudan ibaret, orasını bilemem. Ki kurguysa zaten daha büyük bi rezalet ya, orası ayrı mesele. Ama aklımdaki soruları yöneltmem gerektiğini düşünüyorum:
1) Tuba, madem emin değilsin Ensari'nin duygularından niye oraya çıktın? Gerçek amacın ne?
2) Tuba, diyelim ortada gerçekten böyle bi olay var, senin yüz ifaden niye değişmiyor? Neden sanki normal bişe gibi karşılıyorsun? Tüm bunlar reyting kaygısıyla düzenlenmiş kurgudan ibaret midir?
3) Pınar, madem arkadaşsın, madem herşey normal, stüdyodan niye kaçıyorsun?
4) Ve en önemli sorum: BÜTÜN BUNLARDAN BİZE NE? Ayda 240 saat boyunca sizin aranızda geçen entrikaları bilmemizin bize ne katkı sağlayacağını açıklar mısınız? Saatlerce ekranı boş şeylerle işgal etmenizin, anormal olayları çok fazla tekrarlarla göstererek bize normal hale getirmeye çalışmak neyin kafasıdır?

Devam edelim sevgili okurlar. Yine Esra Erol'dan bir parça.



Yine gerginlik, kavga, tartışma. Google'da aratın zaten bu ve benzeri çok olaylar göreceksiniz. Daha fazla buraya ekleyip kafa ütülemenin alemi yok. 

Vay arkadaş yaa. Millete kök söktürsünler yok borcuymuş, faiziymiş, derdiymiş bilmem ne. Bizim burda uğraştığımız işlere bak. Bi de bunlara elektrik parası harcıyorsun. Üstüne üstlük reyting kazandırıp ayda binlerce lira kazandırıyorsun. Siz mal mısınız çok afedersiniz? Sizin dünya ahiret derdiniz yok mudur? Neden bu millet bu kadar oyalanıyor bunlarla? Sayın okurlar görün artık lütfen görün, ayakta uyutmak istiyorlar lütfen uyanık olun, bunlara prim vermeyin Allah rızası için yaa. Yaa Allah aşkına bunun sana getirisi ne olacak ne fayda var bana söyler misin? Millet uçkur derdine düşmüş bundan bana ne? veya sana ne? kime ne yaa? 

Ne kadar morale ihtiyacımız var, teselliye ihtiyacımız var. Sıcak bi gülüş, bir sohbet, samimi yüzler samimi sevgiler bugün aradığımız en çok şey değil mi? Bu tür yozlaştırma ürünü programlarla bu ihtiyacımızı nasıl gidereceğiz peki söyler misiniz? Bunları izledikçe insanlardan soğuyorum yemin ederim. Şu hale bak yaa..

Sayın okurlar tansiyon yükseldi benim afedersiniz, tutamıyorum kendimi ne yapayım. Bu konuya devam edeceğim Allah'ın izniyle. Hoşçakalın şimdilik. 




Hiç yorum yok: