Kaynağını şu linkte bulabileceğiniz bir olaydan bahsedeyim. Program konuklarından Ali Bey, kendisinden yaşça küçük Huri Hanım'ın kendisini istemediğini söylediğini dile getirince tartışma yaşanıyor. Bunun üzerine Huri Hanım:"Ali Bey ben de sizi istemiyorum. Yönetmen bana talip ol dedi. Hani tantana olsun. Reyting olsun." Bunun üzerine program sunucuları da olayı örtbas etmeye çalışıyorlar.
Buyur burdan yak.
Rezilliğe bakar mısınız Allah aşkına? Bu kadar mı düştük biz yaa? Neyse açmıyım bayramlık ağzımı yorumlar sizin. Alın buyrun gene gerginlik, tartışma ve hakaret:
Ne diyim ben şimdi? Alın yetmediyse bi tane daha vereyim örnek:
Görüyorsunuz sayın okurlarım, hani normalleştirme diyordum ya bahsettiğim bu ve benzerleriydi işte. Bazı şeyler özellikle gözümüzün içine sokuluyor. Lütfen değişmek buysa değişime direnin. Modernlik buysa, çağdaşlık buysa, en okkalısından gerici olmayı tercih ederim. Okurlarım, bakın. Bu insanlık değil. Nerde ahlaki değerlerimiz? İnsan gibi davranamayacak mıyız birbirimize? Neyin kavgasını yapıyor bu insanlar? Hakları var mı bunca rezaletten para kazanmaya?
Ama asıl suç kimde biliyor musunuz? Bunları izleyende. İzlemesen adam para kazanamayacak ve yayından kalkacak bu rezillikler. Lütfen diyorum bakın, lütfen prim vermeyin şu rezilliklere. Sebep olan yapan gibidir. Tüm bunların vebalinden siz de pay alıyorsunuz. Alın size Hud suresi 113. ayet: "Zulmedenlere meyletmeyin. Yoksa size de ateş dokunur. SİZİN ALLAH'TAN BAŞKA DOSTLARINIZ YOKTUR. SONRA SİZE YARDIM DA EDİLMEZ."
Herşey açık işte görüyorsunuz ayeti. Bu kanalları bu programlar yayınlanırken açtığınız her an her saniye vebali size de bulaşıyor. Hatta bu kanalların reklam aralarında da. Çünkü bunlar bu şekilde para kazanıyor. Sen o televizyonun düğmesine basmasan, bunlar bu haltı yiyemeyecek. Bayan sunucuların verdikleri frikikleri hiç yazmıyorum bile. Onlar ayrı rezillik zaten.
Biraz da Yemekteyiz'e bakalım. Bakınca bakmaz olaydım diyorum ama burada anlatmak ve göstermek zorundayım, buyrun:
Anlatacağım olayın linki şuradadır. Merak eden varsa bakar.
Haberde Hakan isimli yarışmacının Esra isimli yarışmacıyı sözleriyle taciz etmesinden bahsedilmiş. Aynı zamanda dakikalarca ev sahibinin yüzüne tükürdüğünden söz ediliyor.
Ey Allahım yaa...
Yaşadıklarından iyice sinirleri bozulan ev sahibi ise "Misafir olmasaydın ben sana gösterirdim." diyerek tepkisini ortaya koyuyor.
Ne bu şimdi? Sayın okuyucum, bu böyle mi olması gerekiyor yani? Yemek yemenin bir adabı bir usulü vardır. Onlarca çeşit yemekler hazırlanıp da yok çatal ve bıçakların yerleri olmamış, yok tabaklarda toz var, yok şu yok bu. Yeter be bi kesin sesinizi, zıkkımlanın da kalkın sofradan. Allah'ın nimetine hiç mi saygınız yok? Bunca insan var bunları bulamayan. Yemekteyiz programı, izleyenlere şükürsüzlüğü aşılayan, sırf puan kaygısıyla beğenmemeyi ve ortamı germeyi normal birşeymiş gibi gösteren bir programdır. Lütfen izlemeyin. Prim vermeyin bunlara yaa Allah aşkına vermeyin. Bakın bir yemeği sevmemiş olabilirsiniz, tamam ben de sevmiyorum her yemeği, zorunda da değiliz. Ama Allah'ın verdiği bi nimet var dimi, ve sen ona şükretmek zorundasın. Sofrada yok yere ortamı germek, nimete saygısızlıktır, dolayısıyla onu bizlere bahşeden Allah'a saygısızlıktır.
Bir tane daha olay yazacağım buraya sayın okurlar, bunun da linki işte bu.
Programda kendisini makyöz olarak tanıtan Müjde K. 'nın kadın satıcısı olduğu anlaşılınca ekipler olaya müdahale ediyor. Müjde K. olayla ilgili yaptığı açıklamada ise şöyle söylüyor: "Programdan sonra işlerim arttı. Daha çok aranmaya başladım."
Bu memleket nereye gidiyor söyler misiniz?
Gelin biraz da Bugün Ne Giysem'e bakalım. BNG, daha fazla tüketerek daha çok mutlu olunacağını aşılayan, insanların ruhlarından ziyade bedenlerine yatırım yapmayı ve bu yatırımla mutlu olunabileceğini savunan yozlaştırma programlarından bir tanesidir. Programda şık olmanın sanki hayattaki en mühim kavrammış gibi sunulması göze çarpmaktadır. Kadın bedeninin hiç utanma olmadan olduğu gibi ekranlarda her yaştan kesime sunulması, bayanların bu şekilde giyinmesinin "gayet normal" olduğunu seyircilere sunmaktadır.
Programda beğendiğim tek şey, Hakan Akkaya'nın yılışmadan aynen olduğu gibi kendi fikirlerini söylemesidir. Evet, belki şu an onun yaptığı işi olumsuz anlamda eleştirmek için buradayım, ama yiğidi öldür hakkını yeme demişler. Zaten ben de aynını yapıyorum, kimseye yılışmadan beynimden ne geçiyorsa onu yazıyorum buraya. Neyse, bu programdan da birkaç alıntı yapacağım sizlere.
Yarışmacının üzerine nasıl gidiyor görüyor musunuz? Neymiş efendim abiyenin tanımını yapamamışmış, ne giydiğini bilmeden gelmişmiş. Jüri üyesi sanki tekstil terimleri sözlüğü yazarı mı? Kullandığım materyallerin teknik detaylarını bilmek zorunda mıyım? Reyting oranları şaha kalksın yeter ki, dimi? Sizi gidi sömürücüler sizi...
Aşağıda verdiğim videoda da donun var mı yok mu tartışması... Haydaaa... Güler misin ağlar mısın? Gayet normal birşeymiş gibi bayanın iç çamaşırı hakkında konuşmaya başlıyorlar. Bunu bir erkeğin yanında konuşuyorlar. Sizce bu normal mi? Mahrem diye birşeyimiz kalmayacak mı? Herşeyimizi ortaya dökmek cesurluk oluyor iddialı olmak oluyor dimi? Allah sizi bildiği gibi yapsın ne diyim.
Alın bi rezalet daha:
Altta yazan yazıya dikkat ettiniz mi? "Belgin Hanım'ın kıyafetinin dekoltesi nasıl olmalıydı?" Yaa kadının namusu gidiyor, sen neyin derdindesin? Kadın da gülüyor sanki çok olağan birşeymiş gibi. Sağolsun Barbaros Bey çok yardımcı oldunuz, siz tutmasaydınız düşecekti de göğsü görünecekti, çok sağolun.
Allah'a sığınırım haya perdesinin yırtılmasından.
Bu konuyla ilgili olarak sözü Cübbeli Ahmet Hocam'a bırakıyorum:
Allah'a emanet olunuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder