Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

12 Şubat 2013 Salı

YOZLAŞTIRMA REHBERİ-3: MÜZİK PİYASASI(3)


Sevgili okurlar, selamınaleyküm, bu yazıda müzik sektörünün öteki yüzüne biraz daha değineceğiz. Bu yazıları yazmak için internette çılgınlar gibi araştırmalar yapıyorum, bissürü siteye girip çıkıyorum, elime çok ilginç bilgiler geçti, Allah nasip ederse sizlerle bunları paylaşacağım. Hadi başlayalım.

Black Eyed Peas grubunu bilir misiniz? B.E.P., 2003 yılındaki Elephunk albümlerinden beri 27 milyonluk albüm satışı rakamına ulaşmış, ülkemizde de konser vermiş, kendi alanında iyi tanınan bir grup olma özelliğinde. Grubun "beyni" olarak adlandırabileceğimiz will.i.am'den biraz muhabbet açacağız.

Klipte masonik sembollere yer verilmesinin yanı sıra şarkının sözlerinden bazı parçalar dikkati celbediyor:

"you can call a demon, i'mma call jesus"

Anlamı: Sen ona şeytan dersin, ben peygamber derim. Şarkıcılardan İblis'e tapanların sayısı oldukça fazla. Hatta olmayanı belki de yoktur, rastladığımı hatırlamıyorum. Bu kısımda da Will.i.am, büyük biraderlere selam çakıyor. Kime taptığını belli ediyor. Bununla ilgili daha geniş bilgiyi, ruhunu şeytana satmayı vs. daha sonra vereceğim.

Önceden bahsettiğim üçgen konusu vardı hani, ters ve düz üçgen. Burada da aynısına rastlıyoruz:


Jennifer'ın bacaklarının şekli de yine sembolik bir biçimde.

you can go hard, or you can go home. Ya sonuna kadar zorlarsın, ya da evine dönersin. Bunu şarkıda sık sık tekrarlıyorlar. Şarkıda will.i.am de sınırları hep zorluyor, teknolojik sırasına göre vasıtalara biniyor teker teker ve en sonunda uzaya çıkıyor, hem de son derece hızlı bir biçimde. O kadar hızlı ki yüzü geriye yamulmaya başlıyor, hatta hafiften acı çekme ifadesi bile var. Çok ilginçtir, uzaya çıktıktan sonra Jennifer Lopez ve Mick Jagger'ın görüntüleri birden fazla halde.


Son birkaç yıldır, bu tarz görüntüler çok kullanılıyor kliplerde. Zihin kontrol yöntemiyle kişilik ayrışmalarını temsil eder. will.i.am'in uzaya çıkması, sınırları en teknolojik yollarla zorlaması, bir diğer boyuta geçme isteğini ifade eder. Buna "parallel dimensions" diyorlar, başka boyutlara geçmek için çeşitli masonik ritüeller yaparlar. Bu ritüellere büyü ve maji de dahildir. Diyeceksiniz ki, neden başka boyutlara geçmek çabası içindeler? Efendim, cevap kibir. Cevap, Allah'a haşa meydan okumaktır. Yani, Allah yalnızca izin verdiği kullarının boyutlar arası iletişimine müsaade eder. Mesela cinler ve melekler gibi. İnsanlardan da elbette izin verilenler olmuştur, en güzel örnek Rasulullah sav'in miraca yükselmesidir. 

Paralel boyutlar, yumurtaya benzer. İç içe geçmiş alemlerden oluşmaktadır. Dışa doğru açıldıkça nur artar. Dünya, nurun en az olduğu yerlerden bir tanesidir. 

Lusiferianların denediği bir başka yol da astral seyahattir. Kendilerini astral seyahate psikolojik olarak şartlandırırlar ve uykuya yatar gibi yatarlar, bu yolla  istedikleri mekanda dolaşacaklarına inanırlar. Astral seyahat forumlarında gezdim, gerçekten seyahat ettim diyene hiç rastlamadım. Ettiğini zanneden de anca rüya deneyimi gibi birşey yaşamış ki, onu zaten herkes görüyor :) 

Eğer izlediyseniz, Arrivals belgeselinde ölmüş yakınlarla irtibata geçtiğini iddia eden bir gruba katıldığını anlatan Roger Morneau isimli biri vardı. Bir gün bir arkadaşının ona ölmüş annesini görebileceğini söylemesi üzerine o da bu ruh çağırma toplantılarına katılıyor. Bu toplantıları yapanlar, cinlere tapan sapkın bir grup. Kötü niyetli cinler tarafından emellerinin gerçekleştirileceğine inandırılmış sapkın bir grup. Fakat dikkat ettiniz mi bilmiyorum, Roger, bu cinlerden bahsederken onlara "fallen angels" diyor. Melek diye hitap ediyor. Çok ilginç değil mi? Bakın size ne anlatacağım:


Matrix filmini izleyenler bu adamı hatırladınız mı? İsmi "Seraph". "Seraphim" de çoğul hali. Musevi mitolojisinde kutsal kabul edilen en yüce melek(ler) anlamına gelir. İbranicede saraph kelime anlamı olarak "yanmak" demektir. Aynı zamanda saraph deyince akla parıldayan, ışıyan ve yılan gibi süzülen bir figür gelir. Cinler de ateşten yaratılmıştır. Sanki saraph kelimesiyle bir cin tarif edilmektedir. Çok garip değil mi? 

Serafim meleği figürü Ayasofya kilisesinde 2009 yılında keşfedilmişti. Abdulhamit zamanında kapattırılan 160 yıldır gün ışığı görmeyen bir tarihi figür ortaya çıkarıldı. Musevi figürlerinin hristiyan kilisesinde ne işi var di mi? çok garip evet.

Bu arada yukarıdaki resimde Seraph'ın gözlüklerinin Mickey Mouse gözlüklerine benzediğini farkettiniz mi? 



Mickey Mouse akıl kontrolü uygulaması içeren bir çizgi filmdir. Demek ki çıkan sonuç: Cinler tarafından akıl kontrolü, büyü vb. yollarla kandırılmış olan birtakım insanlar var, kendilerini melek olarak gösteriyorlar. Düşmüş melek denmesinin sebebi, cennetten düşmesi, yani burda da Hz. Adem ve Havva'nın yaşadığı olaya göz kırpılıyor. Vay anasını yav...

Herşey birbiriyle bağlantılı. Tüm bunlara tesadüf diyen bu blogtan hemen çıksın. Göz göre göre kabul etmiyorsa, gitsin o yozlaşmış hayatına devam etsin. Allah elbette yaptığımız herşeyin hesabını bir bir soracaktır bir gün.

Serafim aynı zamanda altı kanatlı melek anlamına da gelmektedir. 


Resim, Angelikan kilisesinden bir görüntü.

Kanatlarının ikişer ikişer anlamı var ama konumuzla ilgili değil, konumuzla ilgili olan kısım şu: will.i.am'ın piyasada kullandığı sembole bakalım, altı kanatlı melek serafime nasıl da çağrıstırıyor:


Bu figürü çeşitli aksesuarlarla hayatımıza sokmaya çalışıyorlar:


Tekrar diyorum sayın okuyucular, bunların kültürüne yatırım yapmayın, satın almayın, kanallarını izlemeyin. Masum gibi görünüp, hiçbirşey yokmuş gibi sinsi sinsi hayatımıza girmeye çalışıyorlar. Onlara benzemeyin, onların yaptığının tam tersini yapın, Allah rızası için. Bakın onlar bizim yaptıklarımızın tam tersini yapıyorlar. 

Yalnız bişe diycem, şimdi durup da kimse demesin bi kolye takmakla iki şarkı dinlemekle mason mu olduk? Sen bu soruyu soruyorsan, yazdıklarımdan hiçbirşey anlamamışsın demektir veya bazı şeyler işine gelmiyordur da bahane arıyorsundur, tamam mı? Öyle sadece kelime-i şahadet getirmekle iş bitmiyor, hemen bi cümleyle cennete gireceğini mi sandın? Tamam, anlıyorum kolay olmayabilir. Yani herhangi bir masonik müzik, yahudi şirketine ait bir gıda türü veya yine benzer şirketten bir giysi markası vazgeçilmezin olabilir. Gerçekten tutkuyla bağlanmış olabilirsin. Ama inan bana bak samimiyetimle söylüyorum, sırf Allah'a yaklaşmak için bunlardan bi tanesini bile çıkarsan hayatından, emin ol aldığın lezzetin kat kat fazlasını yaşatacak Allah sana. Üstelik manevi makamının yükselmesi gibi bi durum da söz konusu. Birden olacak bi iş değil zaten. Her hafta veya her ay artık her neyse, bi tane haramı çıkar hayatından. Bi tane fitneyi çıkar. haftada dört dizi mi seyrediyon, üçe düşür. Sonraki hafta ikiye. Adım adım olacak, inan bana, Allah için attığın bu adımların karşılığını hem bu dünyada hem öteki dünyada Rabbimin izniyle fazlasıyla alacaksın. Maide suresi 51. ayette ne buyuruyor Rabbimiz bakın:

Ey iman edenler, yahudi ve hristiyanları dostlar (veliler) edinmeyin; onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet vermez.

İnsan hiç düşmanına benzemeye çalışır mı? Altı kanatlı melek simgesine geri dönelim.

Benzer simgeyi Sean Paul'lün "Touch the sky" klibinde de görmek mümkün. Daha klibin başında el işaretiyle gösteriyor izleyenlere:


Adeta bir saygı duruşu edası ve ciddiyet var. Sanki beş dakika sonra oynayıp zıplamayacakmış gibi.. :)
Klibin ilerleyen zamanlarında şöyle birşeyle karşılaşıyoruz:


Aynı insanın içinde birden çok kişilik barındırma hali. Bundan daha gösterebilirim size. Bakın:


Hande Yener-Unutulmuyor klibinden


Florence + Machine


Rihanna-Where Have You Been klibinden


Rihanna&Coldplay-Princess Of China klibinden

Sayın okurlarım, bakmak ile görmek arasındaki fark ne kadar açık değil mi? Bu insanlar resmen dalga geçiyorlar bizle. Kendi kültürlerini hayatımıza aşılamak için ellerinden geleni yapıyorlar. Milyon dolarlık TV programlarından tutun da bilmem kaç günde çekilmiş kliplerine kadar. İmanımızı çalmak için nasıl harıl harıl çalıştıklarını görüyor musunuz? Bunların hepsi Deccal'in, yani tek gözlü ilahlarının gelişine hazırlık için yapıyorlar. Dünyayı daha da dinsizleştirmeye çalışıyorlar. Bizleri daha da dünyevileştirmeye çalışıyorlar. Çok acı olan şeylerden bi tanesi ne biliyor musunuz? Ben bunları size yazarken, yani onlara muhalif fikirlerimi beyan etsem bile sırf bu siteyi tıkladığınız için bile onların cebine para giriyor. Sayfama reklam koymuyorum, gerçi onların kazanmaması için tek yapabileceğim bu. Gerçi şurası da var ki, en azından onların size ve bana aşılamaya çalıştığı hayat için kullandıkları bir araç olan interneti, tam tersi bi amaç için kullanıyorum. Olsun, bu da iyi. Onlarla aynı fikirleri paylaşsanız zaten onların ekmeğine yağ sürmüş oluyorsunuz. Keşke attığımız adımlar onlara yüzde yüz darbe vurabilseydi. Bugün yüzde yüz müslüman sermayeli bir tane işletme, bir tane kuruluş gösterebilir misiniz bana? Yediğimiz lokmalar, biz onları satın almaya hazır hale gelene kadar hangi aşamalardan geçiyor? Bu aşamaların hepsi ama hepsinin de helal yoldan olduğunu söyleyebilir misiniz bana sayın okurlarım? İllaki hammaddelerden birini satın alırken yahudi malı, yahudi sermayesi bi şekilde bulaşıyor. Dışarı çıktığımızda illaki yahudilerin fitnelerinden birine maruz kalıyoruz. Bu fitneler sizi ödediğiniz vergilerde, bankada faizlerde, afişlerde boy boy poz vermiş kadın suretlerinde, rasgele gözünüze çarpan inkar sözleri barındıran panolarda, artık aklınıza ne gelirse bi şekilde yakalıyor sizi. Niye ahirzamanda dünyaya geldim demek de isyana giriyor. Hiç dışarı çıkmasan da olmuyor. Ne yapsak da kurtulsak bu beladan bilemedim ki?

Sanırım en fazla yapabileceğim şey dua etmek... Daha ötesi gelmiyor aklıma... Fitne yağmurundan kaçabilmenin bi yolunu göstersin Allah bizlere... 

Amin.



Hiç yorum yok: