Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

26 Ocak 2014 Pazar

BİZ NERDE YANLIŞ YAPTIK?

Selam aleyküm kardeşlerim nasılsınız? Yazma ihtiyacı hissettim ve açıkçası son zamanlarda herhangi bir konu üzerine yaptığım bir araştırma yok. O yüzden bu yazım araştırma yazısı olmayacak. Araştırma yazılarına belki daha sonra devam ederim. Aslında araştıracak bi dünya konu birikti de işte şimdi vakti değil. Sadece belli konularda görüşlerimi yazmak istedim. Gözlemlediklerimi yazmak istedim. Okumak isteyen okusun.

Biliyor musunuz benim demokrasiye inancım yok hem de hiç inancım yok. Bi kere bi insanın cebine üç kuruş para girdi mi hemen kapitalist kesiliyor. Hakmış özgürlükmüş hepsi unutulup gidiyor. 

Demokrasi nedir? Başkalarının da yaşam tarzına katlanmak demek, hoşunuza gitmese de görmezden gelmek demek değil mi? Evet. Peki ya ben başkasına katlanmak istemiyorsam? Başkasına katlanmak benim dünya görüşüme uymuyorsa? O zaman nolcak? Veya katlandım, sabrettim, bi yerde patladıysam? Beğenmiyorsan bas git diyeceksin değil mi? O işin kolayına kaçmak ve hiçbirşeyi çözmüyor. Burası diğerlerinin olduğu kadar benim de memleketim. Ben diğerleri gibi vergilerimi ödüyorum, helalinden çok şükür kendi paramı kazanıyorum. O zaman niye gidecekmişim? Bak arkadaşım, bi kere başımıza ne geldiyse görmezden geldiğimiz için geldi tamam mı? Sustuğumuz için geldi. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın dediğimiz için geldi. O yılan herkese dokundu sıra sana gelmeyecek mi sanıyorsun? 

Bak arkadaş, gel bireysel anlamda değil de devlet bazında, ülke bazında bakalım olaya. Tamam, para kazanman lazım, çalışman lazım, bıdı bıdı her neyse, onları bi kenara bırak da ülke geneli bakalım, genelden özele yani ülke bazından birey bazına ineceğim:

VARAN 1: Bi kere bi devlet başka devlete muhtaç olmayacak. Borçlu olmayacak. Hele borç aldıysa da faiziyle hiç almayacak. Neden biliyon mu? Bi kez borç aldın mı bi daha yakanı kurtaramıyon. Onların dediğini yapmak zorunda kalıyon, otur dediğinde oturuyon, kalk dediğinde kalkıyon. Huzurlarına çıktığında el pençe divan oluyon. Özgürlük dediğiniz şey ekonomiyle başlar. Asgari ücrete 40 lira zam yapıp, buna mukabil sebze meyvenin kilosunu 3-5 liraya çıkartırsan ben ne anlarım senin yaptığın zamdan. Satın alma gücüne bakarım ben. Sen benim satın alma gücümü kısıtlarsan, 40 lira zam yapsan da aynı, 500 lira yapsan da. Hani nerde özgürlük o zaman? 

Bu arada bu söylediklerimi yapmaya çalışan devletin yüksek makamlıları çok olmuştur, hepsi de ya darbe gördüler, ya da bir şekilde öldürülmeye çalışıldı. Devletinizin özgür olmasını kesinlikle istemezler çünkü. O yetenekte adamları da başınıza getirmezler. 3-5 tane işe yaramaz adamı koyarlar parti kurmalarına yardım da ederler. Seç beğen birini. Halbuki al birini vur ötekine. Hepsi de aynı pisliğin farklı lacivertleri. Aldığın emirler yahudi makamlarından geliyorsa, kendi memleketinin insanını görmüyorsan da onların ceplerini dolduruyorsan neye yarar? İster ismin sağcı olsun, ister solcu olsun, isim önemli değil ki. Yani uzun lafın kısası demek istediğim şu: Ekonomik özgürlüğe ihtiyacımız var ama bi Amerika'ya, bi İsrail'e, bi Almanya'ya göğsü gergin başı dik durabilecek insan sayısı çok az bu ülkede. Toplanıp miting yapmakla, slogan atmakla, en azından safımız belli olsun kafasıyla biz bi halt edemeyiz, ki edemiyoruz da. Bu ülkede "aman ben parası olanla makamı olanla iyi geçineyim de başıma iş açılmasın" diyen insanlar olduğu sürece biz bi arpa boyu yol alamayacağız. 

Bakın Türkiye için diyorlar ki Ortadoğu' nun önemli bir aktörü. Allahını seversen bi git yaa, ne aktörüymüş aktöre bak. Birleşmiş Milletler ve Nato'dan aldığı emirleri itinayla yerine getiren bir it gibi davranıyor Türkiye. Abi kulun köpeğin olayım nolur bana ambargo uygulama, lütfen ne dersen yapacağım yeter ki desteğini esirgeme bizden diyen zavallılar gibi davranıyor Türkiye. Yalan mı? Meydanlara çıkıp işte bilmem kaç kilometre yol yaptık, şunu yaptık bunu yaptık deyince millet hakkaten büyük işler başardılar zannediyor ama sadece göz boyamak başka bişe değil. Yanlış anlaşılmasın, tamam altyapı ve üstyapılar için belli harcamaların olmuş olabilir, hizmet vermişsindir, eyvallah. Ama senin bu yaptığın şuna benzer: Atıyorum adamın cebinde üç kuruş parası vardır, karnı açtır, giyecek kıyafeti yoktur ama gider sigaraya, içkiye, kumara para verir. Yani asli ihtiyaçlarına değil de özel isteklerine yatırım yapar. Sonra da acınacak hale gelir. Tamam sen yine bu hizmetleri yapmaya devam et, bişe demedik, ama herşeyin öncelik sırası var değil mi? Sen önce ülkeyi ekonomik özgürlüğüne kavuştur. Öyle ki, yahudi şerefsizleri önümüzde dikilirken korkudan dizleri titresin. Gözümüzün içine bakamasın. Yapabilir misin bunu? Nasıl yapacaksın ki? Milletin rahatını bozmaya hiç niyeti yok ki. Çünkü böyle birşeyi hayata geçirmek istesen anında savaş açarlar. Ortalık kan gölü olur. Şerefimi kaybetmiş şekilde lüks içinde yaşayacağıma, şerefimle birlikte kafamın üzerine bomba düşse bence daha iyi. Ama bunu isteyecek yürek kaç kişide var işte? Yüksek gelirli işim olsun, evim olsun, arabam olsun, herkesle de iyi geçineyim, milletin derdi bu işte. Bu zihniyetle senin başına daha çok musibet gelir, daha çok tartışma programlarında konuşulur, daha çok mitingler yapılır, daha çok çözümsüzlük içinde kalınır. Çünkü Allah samimi olmayanların duasını isteğini kabul etmez.

Şimdi anlıyor musunuz neden demokrasi karşıtıyım? Rahatına keyfine düşkün insanların olması benim hayatıma da yön veriyor, benim hayatımı da etkiliyor çünkü. Devletin ona göre yöneticileri başa geliyor, kararlar ona yönelik alınıyor. İşte bu yüzden. Hee, rahatımı bozmak istemiyorum diyebilirsin, yürekli olmak, cesaret etmekmiş bunlar boş işler ben paraya bakarım diyebilirsin. O zaman yaşanan bunca haksızlıklardan da şikayet etmeyeceksin. Elini taşın altına koymazsan bi halt olmaz. Ben rahatımı bozmayayım da herşey ayağıma kadar gelsin, bu işler öle olmuyor işte. 

Gel gör ki bu insanlarla da bir arada yaşamak zorundayım. Ama benim buna da çözümüm var:

VARAN 2: Diyelim ki Türkiye ekonomik özgürlüğünü bir şekilde kazanmış olsun. Daha sonra Türkiye' yi eyaletlere böleceksin. Bölücülüğe hayır edebiyatına başlama şimdi, Amerika da eyaletle yönetiliyor tüm dünyaya da kafa tutuyor. Eyaletlere bölmek bölücülük değildir yani. 

Bir eyalet şeriatla yönetilecek. Oraya şeriatı isteyenler gidecekler. O eyalette dine saygı olacak, dine saygısızlık eden eyalet dışına çıkartılacak. Dinin hükümleri birebir uygulanacak. Ve en önemlisi kimse cemaat, tarikat, şu bu adına para toplayamayacak ki kimse din üzerinden para kazanamasın, kimse başkasının inancını suistimal edemesin. 

Bir eyalette ulusalcılar olacak, tüm kemalistler ve din düşmanları oraya gidecekler. Onların düzenlerinden hiç bahsetmiyorum bile ne halt yerlerse yesinler. Vergilerini ödesinler de sonra ne yaptıkları umrumda değil.

Bir eyalette kürtlerin olacak, o eyalette serbestçe kürtçe konuşulabilecek. Ama en önemlisi şu an doğuda yaptıkları gibi fatura ödemekten kaçınmayacaklar. Aynı bizim gibi vergilerini ödeyecekler.

Bunların haricinde devlet işletme kurulması için teşvik verecek. Şimdiki hükümet de destek veriyor Kosgep var işkur var bilmem ne edebiyatını geç sen. Biz aptal değiliz. Bir yerden destek verip öteki yerden herşeye zam gelirse, uyduruk kıytırık yaptırımlar getirip karşılığında ceza yedirtirse, onun adı teşvik değil çok afedersin ayakta uyutmak oluyor, biz mal değiliz kimin ne yaptığını da görüyoruz. Her neyse konuya dönersek: Şimdi teşvik dediğim şey şu oluyor, devlet kendi fabrikalarını kuracak ve vatandaşını burada istihdam edecek. Özelleştirmeler çok çok sınırlı olacak. Zaten kendi kendine yetebilen bir devlet olacağımız için dış kaynaklara da ihtiyaç kalmayacak. Milletin ağız kokusunu çekeceğime kendim üretirim kendim yerim. Bu kadar basit.

VARAN 3: Kul hakkına kesinlikle dikkat edilecek. Mahkeme sonuçlanmaları 1 seneyi geçmeyecek. Adalet geç gelmeyecek. Baklava çalan çocuk ömür boyu hapse girerken bankaları hortumlayanlar nitelikli dolandırıcı sıfatıyla üstüne üstlük bir de övgüye tabi olmayacak, 3-5 içerde yatıp çıkamayacak. Hapis demişken, herkes ne suç işlemişse aynısıyla cezalandırılacak. Hapislerde boş boş durulmayacak, hapis yatanlara belli bir sanat öğretilecek veya herhangi bir işte uğrattığı zararı karşılayana kadar çalıştırılacak. Çalışmak istemezse de zorla çalıştırılacak. Gerekirse ağır yaptırımlara gidilecek. Öyle hapiste boş boş ömür çürütmeyle vaktini boşa geçirmeyecek. Verdiği zararı karşılayacak.

Eyalet yöneticileri nereye ne kadar harcama yaptıklarını her ay internette rapor halinde yayınlayacak, yani bir nevi halka hesap verecek.

VARAN 4: Yüzde 40 veya yüzde 50 ile iktidara gelen milletin yüzde 100 üne hakim olamayacak. Oylamalar açık açık yapılacak. Herkes kimin kime oy verdiğini görecek. İktidara gelen, yüzde kaçla gelmişse yönetimde o kadar yüzdelik söz hakkına sahip olacak ve  bütçenin o kadarlık yüzdesiyle harcama yapabilecek.

VARAN 5: Devletin her kademesi denetlenecek. Denetimde çok sıkı olunacak. Denetimciler de denetlenecek. Kimse kafasına göre ceza yazamayacak.

Valla ben bile tebessüm ediyorum bu yazdıklarıma. Bunların hayata geçmesi imkansız gibi bir şey. Ama Türkiye’ nin bu şekilde yönetilmesini isterdim. İstemek de parayla değil ya :)


Hadi Allah’ a emanet olun..

Hiç yorum yok: