Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

22 Eylül 2014 Pazartesi

TOPLUMUN GİDİŞATI ÜZERİNE

Selam aleyküm kardeşler,

Çok açtım arayı. Keşke böyle yapmasam, adam gibi laptop başına otursam da yazsam.. Sonra anlatacağım şeyler hafızamdan silinebiliyor o daha kötü. Bu huyumdan nefret ediyorum ama inşallah değiştireceğim kendimi. Bazı şeyler zamanla oluyor..

Oh be, özlemişim yazı yazmayı :D

Konuşacak öyle çok şey birikti ki içimde. Normal hayatta pek kimseyle konuşmadığım şeyleri geliyorum birçoğunu burada yazıyorum. Çünkü birçok insan dinlemesini bilmiyor malesef. Hep ben hep ben deniliyor, "toplum" bilinciyle hareket edilmiyor. Ondan sonra da başına bela açıldığında vay efendim işte nerde bu devlet nerde bu millet oluyor.. O sövüp saydığın devlet ve millet bi sana bakıyor de mi? Türkiye'de vatandaş sıfatlı bi sen varsın de mi?

Bu biraz yanlış eğitimden kaynaklanan birşey. Biraz değil baya hatta. Küçük yaşta damlaya damlaya göl olur bilinci verilmeli çocuklara. Hem bazı kavramlar daha çocukken oturuyor insanın beynine, yaş kemale erince anlatmakla anlamıyor insan.. Anca kendi çıkmazında, kendi bataklığında debelenip duruyor, öylece bir hayat geçiriyor, kendi probleminin bile ne olduğunu anlayamadan koca hayatı tüketiyor, kendine yazık ediyor.

Şunu fark ettim; siz bir insana toplum bilinci, birlikte hareket etme bilinci, fedakarlık bilincini belli bir yaşta aşılamazsanız, kişide o tür kavramlar gelişmediğinden hayata hep ben merkezli bakar. Herkes kötü bi o iyidir. Herkes cahil, bir o bilendir. Böyle oluyor işte. Konunun başında da söylediğim gibi, karşısındakini dinlemeyen tipler türüyor. Yozlaşmaya aşırı derecede yatkın bir toplum haline geliyoruz böylelikle.

Ne olurdu yani, ilkokuldayken "Ali top at", "Ayşe ata bak" fişlerini öğrettiğiniz kadar topluma faydalı olma bilinci, çevreyi koruma bilinci, iş hayatında iş sağlığı ve güvenliği bilinci, ilkyardım ve trafik kurallarına uyma, engellilere saygı ve küçük düşürmeme, insanlara saygılı olmak, görgü ve nezaket kuralları, zor durumdaki yaşlılara yardım, sokak çocuklarını topluma kazandırma, hayat kadınlarını daha onurlu bir hayata kavuşturmak, vicdan ve ahlak,.. Daha nicesi sayılabilir. Ama nerdeee.. Nerde var gereksiz bilgi, anca onu öğrettiler. Kafamızı boş beleş bilgi yığınlarıyla doldurdular. Hele şimdiki yetişen nesil ne kadar gerizekalı görüyor musunuz? Ellerinde i-phone ile kaç kişi like'lamış, kaç kişi videomu seyretmiş, nerde markalı ürünlerin ucuzluk günleri var hemen gideyim (ihtiyacı olsun olmasın önemli değil, yeter ki kampanya olsun, dünyanın sonu geldi ya stok yapacak :p) anca bunlar işte.. Sosyal paylaşım sitelerinde (bu lafa da gıcık kapıyorum) siyaset yaparak (özellikle siyaset yapmak çok moda oldu, hele hele hükümet karşıtlığı şu sıralar çok cool) memleketi kurtardıklarını zanneden tipler türedi. Profil fotosuna Atatürk resmi koyanlar memleketi düşmandan ve şeriatten kurtardıklarını zannediyorlar. Profil fotosuna sarı arka planlı siyah renkte 4 parmak koyanlar ise işgal altındaki müslüman ülkeleri İsrail zulmünden kurtardıklarını zannediyorlar.

Ne kadar ahmaklık de mi? İşin en kötü yanı ne biliyor musunuz? Bu anlattıklarım size uzaydan gelmiyor, hepsi de azcık internetle haşır neşir olanların gördükleri şeyler. Ve hepsi de gözümüze normal geliyor. Hani önceki yazılarımda söylemiştim, yozlaşma denen şey normal olanın anormalleşmesi, anormal olanın da normalleşmesi ya, işte bu da öyle.. Biz bunları görüyoruz ve sadece seyrediyoruz. Mesela kendi adıma konuşayım, benim gücüm sadece size burdan yazı yazmaya yetiyor. Keşke daha fazlasını yapabilsem.. Keşke yozlaşma karşıtı vatana millete hayırlı çocuklar yetiştiren eğitim kurumlarım olsa.. Yukarıda saydığım eğitimleri versem.. Yani bunlar sadece kurs da olabilir. Ama bu kurslara bulduğun hocalar da yozlaşmış kafalar olacak. Bu kursların müdürleri de öyle. Yozlaşmış kafalar yozlaşmış kafaları nasıl eğitsin? Kendinde olmayanı onlara nasıl versin? İş çok zor, cidden çok zor. Ama bir yerlerden işin ucunu tutmak lazım, birşeyler yapmak lazım. Hacca giden karınca misali, belki hacca hiç varamayacak ama en azından o yolda ölecek, keşke böyle olsak. Üzerimize düşen vazifeyi yerine getirsek, vazifemizin sonuçları nasıl olsa Allaha ait, başarmışız başarmamışız o bizi ilgilendirmez. Ama kimle yapacaksın bunları?

Aklıma gelmişken.. Allahım ya Rabbim ya, daha ne gerizekalılıkları var.. Gitmişler şimdi kafalarından aşağı buz kovası boşaltıyorlarmış, neymiş efendim ALS hastalığına dikkat çekecekmiş. Be Allahın salağı, senin döktüğün buz kovasıyla o hastalığın iyileşmesinin ne alakası var? Bi de kakara kikiri gülüp eğlence haline getiriyorsun, hastalarla dalga geçiyorsun resmen. Allah insanı yozlaştırmaktan korusun, Allah insanı şaşırtmasın.

Bi de şimdi Alzheimer, Ebola ve prostat kanserine dikkat çekmek için (çok afedersiniz) iç çamaşırlarını kafalarına geçirip üstsüz fotoğraf çekme modası başladı. Böyle mi kurtaracaksınız insanları hastalıktan? Veya amacınız hastalığa tepki değilse neden insanların acılarını kendi dalga konusu haline getiriyorsunuz? Aynı hastalık sizin başınıza da gelebilir. O zaman da hoşunuza gider mi hastalığınız hakkında böylesi saçmalıkların olması ve trend (!) haline gelmesi?

Tüm bu saçmalıkları kimler yayıyor kimler finanse ediyor orasını Allah bilir, ben bilemem ama şundan eminim ki; toplum gerçekten üzerinde durması gereken problemlerden uzaklaştırılıyor ve hiç alakası olmayan işlerle bilinçli şekilde meşgul ediliyor. Medya, eğitim, tanıdık çevresi, internet ortamı, vb. yollarla insanlar yozlaştırılıyor. Düşünemeyen bireyler haline getirilmek isteniyoruz. Etrafta sürekli birbirinin dedikodusunu yapan insanlar var, neden azıcık olsun kendinizde kusur bulmuyorsunuz? Bu toplum bu hale geldiyse ben, sen, hepimiz suçluyuz. Egonu tatmin etmek için suçu siyasilere atmak hiçbir işe yaramıyor hiçbir sorunu çözmüyor görmüyor musun?

Bugün dünyanın daha iyi bir yer haline gelmesi için ne yaptınız mesela?

Evet gücümüz yetmez belki ama hiçbirşey yapamıyorsan bile en azından şunları yapmakla işe başlayabilirsin:

- Hayvanları sev, özellikle sokak hayvanlarını besle her fırsatta.
- Medyadan soyutla kendini. Boş işler boş muhabbetlerden soyutla.
- Senin bilincini artıracak şeylerle ilgilen ki bilincin körelmesin. Mesela buna yönelik kitaplar oku.
- Allah rızası için iyilik yap, sadece Allah rızası için.
- İnsanlara tebessüm et, halini hatrını sor.
- Seni mutsuz eden insanlardan, yozlaşmaya doğru sürükleyen art niyetlilerden uzak dur. Ki pisliği sana da bulaşmasın.

Bu ve benzeri daha nice şeyler.. Fakat burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta var, iyilik yaparken yaptığınız iyiliğin yozlaşmaya başlaması. Bunun örneğini en iyi Gülen cemaatinde gördük. Allah rızası deyip yola çıkan insanlar şimdi gazete dergi abonesi kazandırma peşine düşmüş, sırf maddi çıkarları için mücadele vermiş, soru soramayan dar kapasiteli beyinler haline gelmişlerdir. Bundan ibret almamız gerekir kardeşler. Bunu dedikodu olsun diye anlatmıyorum, görelim de aynı duruma biz de düşmeyelim diye söylüyorum.

Allah hepimizi hayırlı insanlardan eylesin. Amin.